Bahçenin nemli toprağına hortumun serin su damlaları sızarken, komşu kadın Aylin’in çiçekleri sulayan elleri titriyordu – dar bahçe şortu kalçalarını sararken, su sıçramaları teninde inci gibi parlıyordu. Bahçıvan Mert, çitin arkasından izlerken, Aylin’in eğilişiyle ortaya çıkan ıslak leke aklını başından aldı; “Sulama işini ben devralayım mı?” diye sordu Mert, sesi yaprak hışırtısını kesen bir fısıltıyla, çite yaslanıp Aylin’i kendine çekerek. Aylin’in hortumu yere düşüp su birikintisi oluştururken, Mert’in elleri Aylin’in şortunu sıyırdı; parmakları vajinasının sıcak girişinde gezinip su damlalarıyla karıştı. Aylin’in nefesi kesildi, “Mert, burası açık alan…” diye mırıldandı, ama Mert onu güllere yaslayıp sertliğini yavaşça soktu – her itişte Aylin’in bedeni çiçek saplarını ezercesine kıvrandı, inlemeleri arı vızıltılarını boğdu. Mert ritmi bir bahar fırtınası gibi yükselttiğinde, Aylin kalçalarını toprağa bastırıp zevkten çığlık attı; Mert’in tohumu içini doldururken, sıcaklık vajinasından sızıp bahçe yoluna damladı. Güllerin yaprakları ter ve suyla ıslanmış halde sallanırken, Mert çekilip Aylin’in boynunu öptü; bahçe toprağı yeni bir tohumla bereketlendi, Aylin’in gözleri uzaklaşan bulutlara dikili, geceyi bekleyen bir sırla doldu.
on Kasım 2, 2025