Eskişehir’in soğuk bir gecesinde, üniversitedeki gotik kız 22 yaşındaki Sude’yle barda tanıştım. Siyah ojeleri, deri ceketiyle dikkat çekiciydi. Evine davet edince, tereddüt etmedim. Loş odasında, gotik müzikler çalarken, Sude’yi yatağa yatırdım. Göt deliğini pompalarken, inlemeleri müziğe karıştı. “Daha sert!” diye bağırdı, ben de durmadım. Gece, vahşi bir ritme dönüştü. Sabah, Sude sigara yakarken gülümsedi; “Fena değildin.” Aynada kendime baktım; o an, zaferdi. Eskişehir, bu çılgın geceyi sakladı; Sude’nin odası, bizim sırrımıza ev sahipliği yaptı.