Yaz sıcağı evi bir fırına çevirmişken, üvey kız kardeşim Deniz klima arızasıyla terler içinde salonda debeleniyordu; dar şortu tenine yapışmış, göğüsleri her nefeste inip kalkıyordu. “Abi, bu sıcaklıkta yanacağım!” diye sızlandı Deniz, yelpaze gibi elini sallayarak, ama gözleri benim ıslak mayomun altındaki şişkinliğe takılınca hava değişti. Ben buz dolu bardağı kapıp Deniz’in yanına sokuldum, “Buz gibi bir çözümüm var,” dedim, sırıtarak mayomu indirip soğuk aletimi Deniz’in eline bıraktım. Deniz’in parmakları buz gibi sertliğime sarılırken, şokla karışık bir inilti kaçtı dudaklarından; sıcak teni aletimin serinliğine değince, Deniz bacaklarını araladı, “Abi, bunu içime sok, yangınımı söndür.” Deniz’i halıya yatırıp yavaşça girdim, her santimde Deniz’in vajinası etrafımda eriyip kaynadı – sıcaklığı aletimin soğuğunu yutarken, Deniz’in çığlıkları pencere pervazlarını titretti. Deniz kalçalarını kıvırıp beni daha derine çekerken, ter damlaları halıya sızdı; oda sıcağın buharıyla karışık buzlu bir neme doldu, Deniz zevkten kıvranıp halıyı yolarken gece üvey bir serinletmeyle alev aldı, Deniz’in yangını benim soğuk darbelerimle duman olup uçtu.
on Kasım 1, 2025