Taksici
Taksici
Hakan,
Hakan,
turist
turist
kadın
kadın
Clara’yı
Clara’yı
havalimanından
havalimanından
aldı.
aldı.
“İstanbul’u
“İstanbul’u
gezelim
gezelim
mi?”
mi?”
deyip
deyip
sırıttı,
sırıttı,
aynadan
aynadan
süzerek.
süzerek.
Clara,
Clara,
“Ormanlık
“Ormanlık
bir
bir
yer
yer
göster,”
göster,”
dedi,
dedi,
meraklı
meraklı
gözlerle.
gözlerle.
Hakan,
Hakan,
arabayı
arabayı
tenha
tenha
bir
bir
ormana
ormana
çekti;
çekti;
“Burası
“Burası
özel,”
özel,”
diye
diye
göz
göz
kırptı.
kırptı.
Clara’nın
Clara’nın
sarı
sarı
saçları
saçları
rüzgârda
rüzgârda
savrulurken,
savrulurken,
Hakan
Hakan
pompalamaya
pompalamaya
başladı.
başladı.
Clara’nın
Clara’nın
inlemeleri,
inlemeleri,
kuş
kuş
seslerine
seslerine
karıştı;
karıştı;
orman,
orman,
tutkuyla
tutkuyla
doldu.
doldu.
Şafakta
Şafakta
Clara,
Clara,
“Bu
“Bu
aramızda,”
aramızda,”
deyip
deyip
gülümsedi.
gülümsedi.
Hakan,
Hakan,
“Söz,
“Söz,
turist,”
turist,”
diye
diye
gaza
gaza
bastı.
bastı.